Herkese selam arkadaşlar, ben Ömür, 38 yaşında ve 1,75 boyundayım, evliyim. Sizlerin göndermiş olduğu sex hikayelerini büyük zevkle okuyorum, hepinize teşekkürler. Ben de bir sex anımı yazıp, sizin de hoş vakit geçirmenizi istedim.
Yazın eşimle tatil için Sivasa, kaynımlara gittik. Hoş beş, hal
hatır, gezmeler derken 1 hafta geçmişti. Kaynım resmi dairede çalışıyor,
karısı da evhanımı, geçinip gidiyorlar. Akşam
evde TV seyrederken kaynım, “Enişte yarın alışveriş merkezinde büyük
indirim varmış, TV’ler yarı fiyatına, yarın ablamla gidip bana bir 106
ekran HD LCD TV alırmısınız?” dedi, ben de, “Olur!” dedim. Eşim hemen,
“Ben anlamam, Hülya ile gitsinler, Hülya beğensin alsın!” dedi. Bu arada
Hülya kaynımın karısı, 27 yaşında, minyon tipli, 50 kilolarda, sarışın,
beyaz tenli, güzel bir bayandır. Hülya da, “Abla çocuk ne olacak?”
dedi. Hülyanın bir çocuğu var ve henüz 1 yaşında. Eşim, “Çocuğa ben bakarım, siz gidin alın!” dedi. Eşimin bu teklifini onayladılar.
Sabah erkenden kaynımın karısı Hülya ile mağazaya gittik. Mağzanın önü çok kalabalıktı, millet birbirini ezecek durumdaydı. Tabii
yarı fiyatına TV almak için sabah 6 dan beri bekliyorlar. Hülya,
“Enişte kalabalıkta birbirimizi kaybetmeyelim!” diyerek koluma girdi. Bu
şekilde mağzanın açılmasını bekliyorduk. Gitgide kalabalıklaşıyordu ve
biz kalabalığın tam ortasındaydık. Kol kola olmamız birşey ifade
etmiyordu, ayrıca Hülyanın da arkasında erkekler vardı, rahatsız olduğu
yüzünden belli oluyordu. “Enişte çok kalabalıklaştı, ezileceğim, en
iyisi önüne geleyim!” diyerek önüme geçti. Ben de ellerimi omuzuna
koyarak Hülyayı muafaza ediyordum. Kalabalık sıklaştıkca Hülyayla
vücutlarımız bütünleşiyordu. Hülyanın boyu kısa olduğu için kalçası
aşağıda kalıyor, beli önüme dek geliyordu. Vücut ısısını ve kokusunu
hissediyordum. Benim yarak ayaklanmaya başladı, ister istemez beline
sürtünüyor, yarağım kalktıkça da zevk alıyordum. Bazen dizlerimi kırarak
sürtünüyor, kalçalarının arasına denk getiriyordum…
Hülyanın tedirginliği artmıştı, ama yapacak birşey yoktu. Bir ara
kafasını çevirip, “Enişte istersen vazgeçip eve dönelim?” dedi. Ben de,
“Bekledik bukadar!” deyince sustu. Benim yarak artık iyice kıvamına
gelmiş, nerdeyse boşalacak gibiydim. Ellerimi Hülyanın beline doladım,
ses çıkarmadı. İkimizde de kumaş pantolon ve tişört vardı. Ben yarağımı aşağı doğru
indirince, pantolon kumaş olduğu için çadır kurmuştum. Dizlerimi
kırınca Hülyanın götüne tam denk geldi. Bana dönüp kaşlarını çatıp
baktı. Ben de (yapacak bir şey yok!) gibi omuzlarımı kaldırarak gülümseyince, tekrar önüne döndü. Ben sürtünmeye devam ediyordum ve boşalmasınırına gelmiştim. Hülyayı kendime iyice bastırınca dayanamadım ve boşalmaya başladım. Pantolonumun önü batmıştı…
Mağzanın kapısı açıldı, artık içeri giriyorduk. Sonunda girdik de.
Önüme baktım, ıslaklık belli oluyordu. Zar zor LCD TV’lerin olduğu
bölüme gittik. Hülya göz ucuyla önüme bakıyor, ıslaklığı görüyordu. Ben
de başkaları görmesin diye tişörtümü pantolondan çıkarıp önümü kapatmaya
çalışıyordum. İndirimdeki LCD TV’leri arıyorduk, ama sıra bize gelene
kadar hepsi satılmıştı. Zaten çok az sayıda varmış. Görevliye sorduk,
“Yarın tekrar gelecek!” dedi. Biz de ufak tefek alış veriş yapıp eve
gitmek için mağzadan çıktık.
Hülya hiç konuşmuyor, soru sorarsam kaçamak cevap veriyor, bazen de
bana çaktırmadan önüme bakıyordu. Eve geldik, ben eşime, “Hava çok sıcak
ve mağaza çok kalabalıktı, acil duş almam lazım!” diyerek banyoya
kendimi attım. Sikim yeniden dikeldi, ama 31
çekmeyecektim, hıncımı gece Hülyayı hayalleyerek karımı sikmeye
saklayacaktım. Eşim külotumdaki dölleri görmesin diye duş aldıktan sonra
külotumu da elle yıkadım ve banyodan çıktım. Ben çıktıktan sonra Hülya,
“Ben de çok terledim, ben de bir duş alayım!” diyerek banyoya girdi.
Hülya da duşunu alıp çıktıktan sonra, ben traş olmak için tekrar banyoya
gittim. Traş olurken aklıma geldi, hemen kapıyı kilitledim,
kirli camaşırların içinde Hülyanın çamaşırını aradım ve külotunu
buldum. Onun da külotu ıslanmıştı. Benim külota baktım, ben sıkıp öylece
çamaşırların içine atmıştım, oysa külotum açılmıştı. Demek ki Hülya da benim külotuma bakmıştı. Traş olup banyodan çıktım…
Akşam kaynım geldi, “Ne yaptınız?” diye
sordu. Ben de, “Kalmamış, yarın tekrar gelecekmiş, bu defa da siz
ablanla gidin alın!” dedim. Kaynım da kabul edince, “Ama sabah erken
gidin yoksa yine kalmaz!” dedim. Tamam dediler. Yatma zamanı gelmişti,
eşimle gittik yattık. Yatağa girer girmez hemen soyunup karıma sarıldım
ve onun külodunu sıyırdım. Karım da, “Dur biraz, uyusunlar da öyle
sikişelim!” dedi. Benim sabrım yoktu, ısrar ettim. Karım, “Herif bu ne
acele? Kudurdun mu?” dedi. Ben de, “Buranın havasından herhalde!”
diyerek karımın külodunu çıkarıp amına
yarağımı soktum. Karım, “Önce biraz sevişseydik ya?” dedi. “Sonra
sevişiriz!” deyip sikişmeye başladık. Bir müddet sonra karımı üste
çıkartıp yarağıma oturttum, çünkü bu şekilde karım hiç dayanamaz, hemen
boşalır. Karım boşalınca altıma alıp sikerek ben de boşaldım. Biraz
içinde durduktan sonra kalktım, yarağımı yıkamak için, ışığı yakmadan
WC’ye gittim. Kaynımın yatakodasının önünden geçerken Hülyanın inleme
sesi duyuluyordu. Demek ki Hülya da etkilenmiş ki, kocasıyla zevkle sikişiyordu. WC’ye girip çıktım, karımın yanına gidip yattım.
Sabah uyandığımda karım ve kaynım gitmişlerdi. Eşofmanla banyoya
gidip duş aldım. Hülya da kahvaltı hazırlamıştı. Yıkandığı saçlarının
ıslaklığından belli oluyordu. Hülyanın altında pijama ve üzerinde askılı
penye bir tişört vardı, südyen de giymemiş, memelerinin uçları belli
oluyordu. Bende ise eşofman ve üzerimde atlet vardı. Hülya mutfakta
yürürken götüne baktıkça benim yarak kalkmaya başladı. Öyle kıvırarak
yürüyordu ki, götünün tüm kıvrımları belli oluyordu. Normal yürüyüşü böyleydi, önceden dikkat etmemiştim.
Benim yarak ayaklanmaya başlamıştı ve eşofmandan belli oluyordu. Ama
gayet rahat hareket ediyordum vede bu gün ne olursa olsun Hülyayı
sikeceğim diyordum kendi kendime. Birdaha bu fırsat elime geçmezdi.
Hülyayla kahvaltıya oturduk. Çocuk kucağındaydı. Kahvaltıyı yaptık.
Çocuğu sevme bahanesiyle kucağından alırken memelerine dokundum, o da
göz ucuyla bana baktı. Çocuğu aldım salona gittim. Hülya da işini
bitirdi geldi, “Çocuğu uyutacağım, verirmisin?” dedi. Ben çocuğu
verirken yine memelerine dokundum. Çocuğu alıp odasına götürdü, uyutup
geldi. Ona, “Bizimkiler ne zaman gitti?” dedim. “1 saat oluyor.” dedi.
Ben de, “Ooo, akşama ancak gelirler!” dedim. Hülya da, “Evet, ben en
iyisi şimdiden akşamyemeğini hazırlayım!”
dedi ve mutfağa gitti. Biraz salonda durduktan sonra ben de mutfağa
gittim. Hülya ocakta birşeyler yapıyordu. Arkadan yanaştım ve “Ne
yapıyorsun?” dedim. “Yemek!” dedi. Ben önümü kalçalarına dayayınca
birden döndü ve “Ya enişte ne yapıyorsun sen?” dedi. “Hiiiç!” dedim…
“Enişte, yaptığın olmuyor ama!” dedi. Pişkince, “Ne yapıyorum ki?” dedim. “Daha ne yapacaksın ki? Mağzanın önünde, burada… Şu
önünün haline baksana! Hiç saklamıyorsun da!” dedi. “Ne yapayım, sana
dayanamıyorum!” dedim ve sarıldım. “Enişte yapma, hem duyulsa ne oluruz
biliyormusun?” dedi. “Kimduyacak kız? Evde
bir sen, bir ben varım!” dedim ve dudaklarına yumuldum. Hülya kaçmak
istedi, ama bırakmadım. “Yapma enişte, gelirler şimdi!” dedi. “Akşama
anca gelirler, o zamana kadar da seni 5 defa sikerim!” dedim ve tekrar
dudaklarına yapıştım. Hülya bir müddet direndikten sonra karşılık
vermeye başladı. Öpüşerek koridora çıkmıştık, duvara yasladım bunu,
kollarını yukarı kaldırdım, parmaklarımızı birbirine kenetledim,
bacağımı amına sürtüyor, dudaklarını emiyordum…
Tişörtünü çıkardım, memelerini tek tek ağzıma alıp emiyordum.
Aşağılara indim, pijamasını külotuyla birlikte indirip çıkardım. Ayak
bileklerinden yalamaya başladım. Yavaş yavaş yalayarak yukarı
çıkıyordum. Amının etrafında dilimi gezdirdim. Hülya da bacaklarını
ayırdı. Dilimi am dudaklarında gezdirince inlemeye başladı. Kafamı
saçlarımdan tutup amına bastırıyordu. Amını yalarken bu arada ben de soyundum. Önünde oturdum, bacaklarını omuzuma aldım, amı
ağzıma gelmişti. Dilimi amının içine sokuyor, çıkarıp amının etrafını
emiyor, tekrar amına dilimi sokuyordum. Amı küçücüktü. Ayağa kalktım ve
omuzumdan indirdim. Bacaklarını belime sararak, dudak dudağa öpüşüp
dillerimizi emiyorduk. O vaziyette yatak odasına gittik…
Yatağa yatırdım. Ayak parmaklarını tek tek emiyor, yalıyordum.
Hülyanın inlemeleri artmış, nefes alışları hızlanmıştı. Yalayarak amına
geldim. Bacaklarını yukarı kaldırdım, amıyla
göt deliği kabak gibi ortaya çıktı. Am dudaklarını yalayarak göt
deliğine indim. Göt deliğini vakumlayarak emiyor, dilimi içine sokmaya
çalışıyordum. Belli ki götten hiç yememişti. Ben sırayla amını
ve göt deliğini yalarken Hülya titremeye başladı, boşalıyordu. Amı
vıcık vıcık am suyula ıslanmıştı, hepsini yaladım. “Oooohhh, rahatladım benenişte!”
dedi, fakat ben emmeye devam ediyordum. Yalayarak yukarı çıktım,
memelerini emiyordum. Boynuna geldim. Boynunu emerken, “Moratırsın,
fazla emme oraları!” diye mırıldandı. Göğsünün üstünde doğruldum, ağzına
yarağımı getirip dudaklarına sürtmeye başladım. Ağzı okadar kücüktü ki, yarağımın kafasını ağzına alamıyor, sadece uç kısmını emiyor, dil gezdiriyordu…
Tekrar aşağılara, amına indim, tazecik
amını yalamaya doyamıyordum. Hülya da artık sabırsızlanarak, “Yeter
artık, sok ne olur yarağını!” diye inliyordu. Önünde doğrularak yarağımı
amına sürtmeye başladım. Kafasını soktum. Alıştırarak sokuyordum. Hülya
altımda kıvranıyor, “Ooooohhh çok güzel!” diye inliyordu. Yarağımı
sonuna kadar soktum. Amı okadar dardı ki, yarağımı sımsıkı sarmıştı. İleri geri yaparak, amının
sularının da yardımıyla içi iyice kayganlaşmıştı. Artık rahatça girip,
yarıya kadar çıkarıp, tekrar sokuyordum. Hülya da, “Oooohhh canımmm, çok
güzelmiş yarağının tadı, içimi yakıyor, sookkk, kökle amıma!” diye inliyordu, ben de kökleyip pompalayarak sikmeye devam ediyordum…
Sonra yatağa ben sırtüstü yatıp, Hülya da
yarağımı amına sokup üstüne oturdu. Götünü sağa sola kıvırıp, yukarı
aşağı zıplıyor, “Sik birtanem, soookkk!” diye inliyordu. Ben de
memelerini okşuyor, sıkıyor, kafamı kaldırıp emiyordum. “Enişte mağzanın
önünde yarağın nasıl kalkmıştı öyle, neredeyse pantolonumu yırtacaktı!”
dedi. Ben de, “Pantolonunu değil göt deliğini yırtacağım şimdi!” deyip
götünü parmaklamaya başlayınca, Hülya zıplamalarını hızlandırdı. Ben de
hızlandım ve aynı anda birlikte boşalmaya başladık. Ben öyle
boşalıyordum ki, döllerim bitmek bilmiyordu. Hülya üstüme yığıldı kaldı, yarağım halen amındaydı. Bir müddet sonra yarağım amından çıktı, Hülya da üstümden kalktı. Amından döller süzülüyor, bacaklarından aşağı akıyordu. Elini amına tutup koşarak banyoya gitti, belden aşağısını yıkayıp geldi. Ben de kalkıp yarağımı soğuk suyla yıkayıp geldim…
Yatakta birbirimize sarılmış yatıyorduk ki, çocuk ağladı. “Ben mamasını yedirip geleyim!” diyerek kalktı ve çocuğun yanına gitti. Hülya çocuğuyla ilgilenirken ben
de dinlenmiş oldum. Benim yarak tekrar ayaklanmaya başlamıştı bile.
Elimle yarağımı sıvazlayarak iyice kaldırdım ve “Hülya bitmedi mi işin
daha?” diye seslendim. “Az kaldı, biraz sabırlı olsana!” dedi ve bir
müddet sonra çıplak haliyle yanıma geldi. “Baksana şunun haline!”
diyerek yarağımı gösterdim. “Bu ne yaa enişte? Ne azgın şeymiş bu, yine mi amistiyor?” dedi. “Hem am
istiyor, hem de göt!” dedim. “Am olur da, göt olmaz!” dedi ve
dudaklarımız birleşti. Hülya artık çekinmiyor, karımmış gibi
davranıyordu. 69 olmuştuk. Hülya benim yarağımı emerken ben de onun amını
yalıyor, göt deliğini okşuyor, götüne parmağımı sokmaya çalışıyordum.
Göt deliğini iyice tükürükledim, işaret parmağımı göt deliğine soktum. Götünü parmaklayarak amını yalıyordum…
Sonra 69’dan çıkıp düzeldik, öpüşmeye başladık, boynunu ve göğüslerini emdim, yalayarak amına indim. Yine amının suları akıyordu. Hülyayı yüzüstü çevirdim, karnının altına yastık koydum, o da götünü yukarı kaldırdı. Suları akan amını yaladım. Göt deliği kıp kırmızıydı, göt deliğine ağzımı kapadım, emiyor dilimi içine sokuyordum. Hülya, “Çok hoşuma gidiyor, fakat bırak götümü de amımı sik, hadi canım, her an gelebilirler, yarım kalmak istemiyorum!” dedi. Doğruldum arkadan amına sokmaya başladım. Amı okadar güzeldi ve sikmeye doyamıyordum, ama yine de aklım götündeydi. Yarağımı amından
çıkarıp göt deliğine dayayınca, ileri çekilip, “Orası olamaz enişte,
hiç vermedim ordan! Hem alamam, seninki çok büyük, yırtarsın, ölürüm
inan ki!” dedi. Ben ısrar edince, “Tamam, sadece kafasını deneyelim, olursa hepsini alırım! Ama önce güzelce krem sür!” dedi…
Aynanın önünde duran kreme uzandım aldım, göt deliğine
iyice sürüp parmaklamaya başladım. Şimdi parmağım daha rahat girmişti.
Önce bir parmağımı, sonra ikinciyi soktum. Götü iyice alışmış ve
açılmıştı. Parmaklarımı çekip yarağımın kafasını göt deliğine denk
getirdim, hafif yüklendim. “Enişte yavaş ne olursun! Alıştırarak sok!”
diyordu, ben de aynısını uyguluyordum. Kafası girince, “Aaahhh!” dedi.
“Acıdı mı kız?” dedim, “Biraz…” dedi. İleri geri yaparak yavaş yavaş
sokuyordum götüne. Sonunda köküne kadar soktum, hafif hafif ileri geri
yaparak götünü sikiyor, parmaklarımla da amını
okşuyordum. “Bak gördün mü canım, aldın işte!” dedim. “Evet aşkım, o
kocaman yarağı götüme aldım ya, artık ölmem! Sik götümü aşkım, hızlı
sik!” diye inliyor, zevk alıyordu. Götten yarağımı tam çıkarmadan,
kafasına kadar çekip, geri sokuyordum…
Hülyanın amı yine sulanmış, parmaklarımı
ıslatmıştı. O ana kadar kaç defa boşaldığını saymadım, ama yine inlemeye
başladı, “Oohh bittim ben Enişteeee! Hadi sen de gel, mağzanın önünde
boşaldığın gibi boşal, ama bu sefer götüme boşal, doldur götümü
döllerinle enişte!” diye inliyordu. Hülyanın bu lafları beni tarik
ediyordu, dahada hızlandım ve “Geliyorum aşkım!” diyerek Hülyaya kenetlenip
götünün içine boşalmaya başladım. İkimiz de bitmiştik. Boşaldıktan
sonra biraz dinlendik, sonra kalkıp sırayla banyo yaptık. Hülya
bacakları ayrık ayrık yürüyordu. “Ne biçim yürüyorsun kız?” dediğimde,
“Ne yapayım, götümü dağıttın! Ama pişman değilim, götten yemenin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum!” dedi.
Karımla kaynım şüphelenmesinler diye, onlar gelmeden evden çıkıp çarşıda dolaştım, akşam
eve geç geldim. Geldiğimde kaynımın istediği LCD TV’yi almışlardı,
keyifle hep beraber TV seyrettik. Diğerlerine çaktırmadan bazen Hülyayla
göz göze gelip buse atıyordum. Hülya bir ara çerez getirmek bahanesiyle
kalktı ve kaşgöz işaretiyle beni mutfağa çağırıp, “Sakın birdaha buse
atma enişte, valla birdaha vermem! Hem görürlerse ikimizin de ocağı
söner!” diye uyardı. “Tamam aşkım, daha dikkatli olurum!” deyip,
Hülyanın götünü avuçladım ve elimizde çerezlerle salona gittik.